Salli-Barik diye isimlendirdiğimiz Ellahümme Salli ve Ellahümme Barik yakarışıyla başlayan dualar temelde Peygamberimize bu meyanda kendimize rahmet ve bereket dileği, sonları itibariyle de Allah'ın büyüklüğünü ve hamdedilmesi gerektiğini kabul ve ilandırlar. Önce Arapça metnini verelim:
Ellahümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kema salleyte alâ ibrahime ve alâ âli ibrahim inneke hamidün mecid.
Türkçe olarak: "Allahım İbrahim(as) e rahmet ettiğin (nimet verdiğin) gibi Muhammed (sas) e ve onun âline yani ailesine rahmet eyle (nimet ver). Sen övülensin, büyüksün" demek oluyor.
Burada geçen AL kelimesi EHL kelimesinin değişik hali olup geniş kapsamlı AİLE manasındadır. Şöyle ki: Peygamberimizin ailesi AL-i EDNA, AL-i EVSAT ve ALİ BAÎD olmak üzere üçe ayrılmaktadır.AL-İ EDNA yani en yakın ailesi kendisi, eşleri, çocukları ve torunlarıdır. AL-İ EVSAT ise orta derecede yakın aile demektir ki bunlar Sahabe-i Kiram yani arkadaşlarıdır. Tabiîn ve Tebea-i Tabiîn de yani Peygamberimizden sonra gelen ikinci ve üçüncü nesil de buna ilave edilebilir. AL-İ BAÎD yani uzaktan ailesi de geri kalan bütün ümmetleri yani tüm Müslümanlar (bizleriz). Nitekim Taberani'nin Mucem-us-Sağir 318.nu. da geçen Hadis-i Şerif'te: "Tüm takva sahipleri Muhammed'in ali (sahipleri ehli) dir" müjdesini vedmiştir. Şu halde bu duayı okumakla hem Peygamberimize, hem Sahabe-i Kiram, Tabiîn ve Tebea-i Tabiîn'e, ayrıca kendimize dua etmiş oluruz. Peygamberimize rahmet dilemek onun ümmetlerinin iyi haller göstererek yaşaması ve Peygamberimizi şu anda ruhan yaşamakta olduğu BERZAH ALEMİ'nde bizden gidecek iyi haberlerle müsterih kılmak (rahat ettirmek) ve sevindirerek mutlu kılmaktır.
Orta derecedeki ailesi olan Sahabe, Tabiîn ve Tebea-i Tabiîn'e rahmet dilememiz ise afvedilmeye muhtaç olanların afvedilmesi, Aşere-i Mübeşşere gibi Cennetle müjdelenen sahabe'nin ise iyi hallerimizin haberiyle müsterih kılınması, rahat ettirilmesidir.
Uzaktan akrabası olan diğer ümmetlerine rahmet dilemek ise ölmüşlerimizin afv edilerek sayısız âhiret nimetleriyle nimetlendirilmesini, hayatta olanların ise çeşitli dünya nimetleriyle mükafatlandırılmasını istemektir.
Bu duada bir örneklendirme yaparak (Ibrahim'e rahmet eylediğin gibi) ifadesini de kullanıyoruz ki bununla Hz İbrahim'in gerek putperest babasıyla ve gerekse güneşe, aya hatta yıldızlara tapan müşrik ırkıyla mücadelede basar nimetine ulaşması ve ateşe atıldığı vakit ateşin bir bahçeye dönüşmesi, bebeğiyle birlikte çöl ortasında, dağlar arasında bıraktığı halde ona sadakat göstererek orada kalan sadakat ömeği Hacer gibi bir eş vermesi, İsmail gibi Allah yolunda boğazlanmayı dahi kabul eden hayırlı bir çocuğa kavuşması, İbrahim (as)e çok geç yaşta (ihtiyarlıkta) Allah'ın İshak isminde sonra Peygamber olacak bir mahdum vermesi gibi bizlere de bozgunculukla mücadelede başarı vermesini, bizleri de hayırlı evlet ve hayırlı mallarla nimetlendirmesini, ümitlerin kesildiği hallerde bile büyük atılımlara kavuşmamızı yüce Allah'tan dilemiş oluyoruz. Böylece bütün bu isteklerde bulunurken hem Peygamberimizin ahlakını ve hem de Hz İbrahim'in mücadele azmini örnek alacağımızı teahhüt etmiş, onun yolundan gitmeye söz vermiş oluyoruz.
Duanın sonunda İNNEKE HAMİDÜN MECID cümlesiyle "Rabbimiz sen çok övülen ve (şerefli) bir büyüksün" diyoruz ki bu Allah'ın verdiği bütün emirleriyle ve koyduğu bütün yasaklarıyla da övülmeye değer olduğunu kabul ve ilan etmektir. Şu halde onun koyduğu emir ve yasakları da övmüş oluyoruz. Öyleyse övdüğümüz bu ilahi emirleri yapmaya ve yasaklardan da sakınmaya gayret göstermeliyiz
YORUMLAR